Öğretim İlkeleri Nelerdir?

728
  • Hedefe Uygunluk

Hangi seviyede ve nerede olursa olsun düzenlenen eğitim öğretim faaliyetleri bir hedefe ulaşmak için gerçekleştirilir. Bu nedenle eğitim ve öğretimde hedefler sürekli olarak göz önüne bulundurulmalıdır. Hedefler konusu “Hedefler Hiyerarşisi” açısından ele alındığında en alt düzeydeki bir hedef, en üst düzeyde ülkenin genel ideallerini bünyesinde barındıran hedeflere hizmet etmektedir.

  • Öğrenciye (Çocuğa, Bireye) Görelik

Öğrenme öğretme etkinliklerinin düzenlenmesinde de öğrencilerin bireysel farklılıkları dikkate alınmalıdır. Bir okulda farklı bilişsel, duyuşsal, psiko-motor özelliklere sahip olan öğrenciler olduğu gibi aynı sınıf içerisinde de bu özellikler bakımından farklılık gösteren öğrenciler bulunmaktadır.

Ayrıca öğrencilerin genetik olarak getirdikleri ile birlikte yaşam içerisinde tamamlanan “olgunlaşma” ve yaşantılar sonucu şekillenen “hazırbulunuşluk” düzeyleri de farklılık göstermektedir. İlgi ve ihtiyaçlar da dikkate alındığında bir çok özellik bakımından aynı sınıf içerisinde dahi olsalar bile öğrenciler bir birlerinden oldukça farklı olabilmektedir.

  • Aktivite (Etkin Katılım, iş, Yaparak Yaşayarak Öğrenme)

Öğrenme, bireyde “kendi yaşantısı yoluyla” kalıcı izli davranış değişikliği oluşturma süreci olduğuna göre, buradaki “kendi yaşantısı yoluyla” kavramı öğrencinin öğrenme etkinliklerine aktif bir şekilde katılımını ifade etmektedir. Bu ifade kısacası öğrenci merkezli bir eğitimi ifade etmek ve bu nedenle de öğrenme öğretme etkinliklerinin merkezinde öğrenci olmasından dolayı bu süreçte öğrencilerin aktif olması gerektiğini ortaya koymaktadır.

  • Yaşama Yakınlık (Hayata Yakınlık, HayatiIik, Yaşamsallık)

John Dewey’in eğitimde temel olarak elde aldığı bir ilkedir. Bu anlamda yaşama yakınlık ilkesi pragmatist bir anlayışa sahiptir. Bu ilkeye göre öğrencilere gerçek hayatta kullanabilecekleri, yaşama becerisini kolaylaştıran, işlevselliği olan bilgiler kazandırılmalıdır. Öğrenciler okullarda öğrendikleri bilgileri günlük yaşamlarında da kullanabilmedirler. Okulda kazandığı bilgilerin günlük yaşamlarında da kullanabileceği bilgiler olduğunun farkına varan öğrenciler, aynı zamanda öğrenmeye de kendiliğinden güdülenirler. Eğer öğrencilere hayatlarında hiç kullanmayacakları bilgiler verilmeye çalışırsa bu zaman kaybından başka bir şey olmayacaktır.

  • Somuttan Soyuta

Bu ilkeye göre öğrenme öğretme etkinliklerinde somut olanlardan başlanmalı gittikçe soyuta doğru gidilmelidir.  Özellikle okulöncesi ve ilkokullarda öğrenim gören öğrenciler somut işlemler döneminde olduğundan bu öğrenci grupları ile çalışan öğretmenler bu konuda çok daha dikkatli olmalıdır. Ayrıca öğretmenler soyut olan konuları somut hale getirmelidir

  • Bilinenden Bilinmeyene

Bu ilkeye göre bilinenden hareketle bilinmeyene doğru öğrenme öğretme etkinlikleri planlanmalıdır. Öğrencinin o zamana kadar ki bildiklerinden ve yaşantılarından (tecrübeler) hareketle yeni bilgi ve yaşantılar bilinenlerin üzerine inşa edilir. Başka bir ifade ile bilinenlerden hareketle bilinmeyenlerin öğretilmesidir.

  • Yakından Uzağa

Yakından uzağa ilkesi, öğrencinin yer ve zaman açısından en yakınından hareket edilerek gittikçe daha uzak mekânlara veya zamana doğru hareket edilmesi gerektiğini ifade eder.

  • Basitten Karmaşığa/ Kolaydan Zora

Her insan öncelikle kendisi için kolay ve basit olanları rahat bir şekilde öğrenebilir. Ardından bu öğrendiklerinden hareketle git gide daha zor ve karmaşık yapı veya kavramları öğrenebilir. Bu nedenle öğrenme öğretme etkinliklerinde önce basit olanlar sunulur, gittikçe ayrıntılara girilir.

  • Tümden Gelim (Genelden Özele, Bütünden Parçaya)

Gestalt’ın öğrenme psikolojisine dayanan tümden gelim ilkesine göre bir konu özelliğine göre genelden özele veya bütünden parçalarına doğru öğretilecek şekilde planlamalıdır. Çünkü öğrenciler ilk kez karşılaştıkları bir konunun genelini veya bütününü kavradıklarından, öğretmenler bu duruma önem vermelidir.

Örneğin, Türkçe dersinde cümlenin öğelerini öğretmek isteyen bir öğrenci önce cümle kavramını tam olarak öğrencilerine vermeli, ardından bir cümlenin “özne + Tümleç + yüklem ‘ den oluştuğunu öğretecek şekilde öğrenme-öğretme etkinliğini planlamalıdır. Cümlenin öğelerini öğrettikten sonra, Tümleç türlerini ele almalıdır. İlk alıştırma örneklerin de “özne + tümleç + yüklem’ i cümlede öğrencilerin bulmasını isterken, daha sonraki alıştırmalarda tümleç türlerini de bulmalarını istemelidir.

  • Aktüalite(Güncellik)

Aktuailite ilkesine göre öğretilecek olan bilgiler güncel olmalıdır. Eğer güncel olmayan ve öğrencilerin işine yaramayacak bilgiler söz konusu ise gerçekleştirilen öğrenme öğretme etkinliği zaman kaybından başka birşey olmayacaktır.

  • Tekrar (Uygulama Yapma)

Yeni öğrenilen bilgi ve beceriler için tekrar yapma ve uygulama olanağı verilmelidir. Tekrar kısa süreli bellekteki bilgilerin uzun süreli belleğe aktarılmasında ve uzun süreli bellekteki bilgilerin hatırlanmasında son derece önemlidir. Bu nedenle öğrencilere, kazanmış oldukları bilgi ve becerileri çeşitli ortamlarda uygulama şansı verilerek tekrar etme fırsatı tanınmalıdır. Tekrar olmadığı takdirde zaman içerisinde öğrenilen bilgi unutulacaktır.

  • Açıklık (Ayanilik)

Açıklık ilkesinin ilk boyutu herkes tarafından anlaşılabilen ortak bir dilin kullanımını ifade eder. Bu bağlamda açıklık ilkesi eğitim programlarını hazırlayanların ve öğretmenlerin, herkes tarafından aynı şekilde anlaşılması anlamına gelmektedir.

  • Ekonomiklik (Tasarruf)

Ekonomiklik ilkesine göre her türlü eğitim öğretim faaliyetleri en kısa zamanda, en az emek ve maliyetle en yüksek verim elde edilecek şekilde düzenlenmelidir.

  • Bütünlük

Bütünlük ilkesi öğrencinin çeşitli özelliklerinin (zihinsel, fiziksel, sosyal, psikolojik vb.) bir bütün olarak ele alınmasını ve öğrenilecek bilginin bir bütün içerisinde verilmesini ifade eder.

  • Sosyallik

Eğitimin temel işlevlerinden birisi bireyleri içerisinde yaşadığı toplumun bir parçası haline getirecek şekilde onun sosyalleşmesini sağlamaktır. Sosyalleşme sürecini dengeli bir şekilde gerçekleştirmek çok önemlidir.

  • Transfer (Bilginin Kullanılması)

Transfer ilkesine göre, öğrenilen bir bilgi, hayata veya mevcut şartlarda ortaya çıkan başka bir disiplin alanındaki problemi çözmek için transfer edilebilmelidir. Bu anlamda transfer ilkesi iki boyutta ele alınması gereken bir ilkedir.

Birinci boyut öğrenilen bilginin hayata transfer edilebilmesi, ikinci boyut ise bilginin diğer disiplinlere transfer edilebilmesidir.

  • Teknoloji İlkesi

Bilgi ve iletişim teknolojilerindeki (BİT) gelişmeler, teknolojiyi etkili bir şekilde kullanabilen, bilgiye hızlı bir şekilde ulaşabilen bireylere olan ihtiyacı beraberinde getirmiştir.

  • Değerlendirme İlkesi

Eğitim öğretim hizmetlerinin çeşitli hedeflere ulaşmak için (kazanımlar) gerçekleştirildiği hatırlanacaktır. Bu hedefler, gerçekleştirilmek üzere öğrenme öğretme etkinlikleri daha düzenlenmeden önce belirlenmiştir. Öğretmenler tarafından gerçekleştirilecek öğrenme öğretme etkinliklerinin tamamı (Eğitim Durumları) bu hedeflere ulaşmak için gerçekleştirilmektedir.

Facebook Yorum